Bu çalismanin amaci güvencesizlik ve esneklikle tanimlanan neoliberal (akiskan) ekonomilerde çalisma ahlakinda yasanan dönüsümün isverenlerin perspektifinden gösterilmesidir. Isverenlerin yeni çalisma kosullarina yönelik tutumlari, esnek ve güvencesiz çalisma kosullarini ne yönde yorumladiklari, istikrarsiz çalisma kosullarinda çalisanlarindan bekledikleri ahlaki özellikleri bulup bulamadiklari, uzun süreli çalisma ve emekli olana kadar çalisma gibi Fordist döneme özgü degerlere yönelik görüsleri ele alinmistir. Bu çerçevede merkezi Ankara’da olan, ulusal ve uluslararasi çapta is yapan, büyük firmalarin kuruculari ile yari yapilandirilmis görüsme formu esas alinarak görüsmeler gerçeklestirilmistir.

Bu çalismada; Izmir’de farkli semtlerde konumlanmis alisveris merkezlerinde çalisan satis görevlilerinin çalisma deneyimlerinin önemli bir bölümünü olusturan duygusal emek olgusu tüm ögeleriyle mercek altina alinmaktadir. Son on senede oldukça popüler yasam alanlari hâline gelen—alisveris, yemek, eglence, spor, egitim, hobi ve is olanaklari sunan—alisveris merkezlerinin çalisanlar üzerindeki etkilerinin ortaya konulmasi birçok disiplin açisindan önem tasimaktadir. Karma arastirma metodolojisinden yararlanilan bu çalismada, Izmir’de sekiz AVM’de çalisan satis görevlileri ile anket ve derinlemesine görüsme teknikleri gerçeklestirilmistir. Iki AVM’de gerçeklestirilen pilot arastirma sonrasinda arastirmanin nihai ayaginda yedi AVM’de 389 adet geçerli anket uygulanmis ve toplam 35 adet derinlemesine görüsme gerçeklestirilmistir. Arastirma bulgularina göre, AVM satis görevlilerinin çalisma hayatlarinda deneyimledikleri önde gelen problemlerden birinin duygusal emek oldugu anlasilmaktadir. Ayrica, olumsuz sekilde algilanan duygusal emegin yogunlukla çalisanlarin is tatminine ve satis görevliligi meslegine iliskin hissedilen sosyal statüye olumsuz yönde etki ettigi anlasilmaktadir. Bunun yaninda, samimi rol davranisinin alanyazinda hiç karsilasilmayan bir biçimde çalisanlari etkileyebildigi görülmektedir.

HIV pozitif (HIV+) bireylerin sayisi dünyada ve Türkiye’de günbegün artis göstermektedir. AIDS’e neden olan ve hâlen kesin bir tedavisi bulunamamis HIV virüsünü tasiyan bireylerin sosyal ve çalisma hayatlarina iliskin duygu, düsünce ve deneyimleri ve HIV+ bireyler hakkinda toplumda var olan genel alginin özellikleri Saglik Sosyolojisi açisindan önem arz etmektedir. Türkiye’de HIV/AIDS hastalari hakkinda tip temelli birçok çalisma mevcutken bu konuya iliskin yapilan sosyolojik çalismalarin sinirli sayida oldugu görülmektedir. Bu alana isik tutulmasi yoluyla HIV virüsü ile yasayan bireylerin sosyal ve psikolojik baglamda anlasilmasi ve böylelikle alanyazina katki saglanmasi amaçlanmaktadir. Yürütülen saha arastirmasinda HIV+ bireyler, bu bireylerin aile yakinlari/tanidiklari ve HIV+ bireyler ile ilgilenen saglik personeli mercek altina alinmistir. Temellendirilmis kuram metodolojisi ile yürütülen arastirmada HIV+ bireylerin hastaliklarina iliskin toplumda görünür olma durumlari bütüncül ve çok yönlü bir biçimde okuyucuya sunulmaktadir. Ortaya çikan bulgularin HIV+ bireylerin hayat kalitelerini destekleyecek bir yol haritasi çizilmesine katki saglamasi umut edilmektedir.

Elbruz Aksoy tarafindan yayinlanan “Benim Adim 1864: Çerkes Hikâyeleri” eseri Çerkesler hakkinda sözlü tarih teknigi ile yazilmis edebi bir eserdir. Eser sözlü tarih içerdigi için sosyolojik olarak Çerkesler ve Çerkes Sürgünü hakkinda veri niteligi tasimaktadir. Sahadan elde edilmis bu veriler tekrar sosyolojik düsünüs ve kavramlarla okunabilir. Bu makalenin amaci da eserde yer alan ve sözlü tarih niteligi olan verileri sosyolojik düsünüs ve kavramlarla tekrar okumaktir. Böylece Çerkesler ve Çerkes Sürgünü hakkinda daha gerçege yakin analiz yapilmis olacaktir.